İçeriğe geç
Anasayfa » Maymun iştahlı ve kararsızların devri başlıyor!

Maymun iştahlı ve kararsızların devri başlıyor!

Okuma Süresi: 3 dakika

Gün hiçbir konuda rutini olamayanların, bir türlü yola gelemeyenlerin, tek bir yöne doğru koşamayanların günüdür. Delice, baş döndürücü hızda değişen, acayip bir hızda ilerleyen bir dünyaya hoş geldiniz. Bu dünyanın dağınıklık gerekliliği en çok beni ve benim gibileri mutlu edecek.

Yani hiçbir zaman düzenli spora gitmeyenleri, düzenli yemek yapmayanları, aynı saatte uyumayanları; özetle düzenli bir rutinle yaptığı hiçbir şeyi olmayanları. Konuştuğum bir çok ‘gizli isyankar’ gibi, ben de her zaman monotonluktan nefret eden biri oldum. Bence bir şeyi ardı ardına düzenli yapmak ölümdür. Şimdi bütün ‘ardı ardına ve hep aynı’lıkların kırıldığı harika bir yere doğru gidiyoruz. Ofisler kalmıyor, 8-5ler kalmıyor, arabalar ve evler on yıllığına satın alınmak yerine paylaşılıyor. Sonunda ‘hayatı tam şimdi aktığı gibi, içinden geçtiği gibi’ yaşamak için resmi adımlar atılıyor. Bence yavaş yavaş donmuş kaslarımızı açıyoruz. Kendimize hiç uymayan rutinlerin içine kendimizi sıkıştırmaktan vazgeçerek. Bedenimize 1 ruhumuza 10 beden dar gelen resmi kıyafetleri terk ederek.

bd87235ff9d07111a93a7c353a8b0cf0

Birkaç sene önce Susan Cain bir kitap yazıp ‘İçe dönüklerin dünyayı değiştirme zamanı geldi.’ dedi. Bence şimdi de hep maymun iştahlı ve kararsızların dünyayı değiştirme zamanı geliyor. Daha doğrusu ‘Maymun iştahlı’ denen ve aslında ‘Hayata karşı hevesli, aç, meraklı ve çeşitliliğe kucak açan’ olarak tarif edilebilecek zengin ruhluların. ‘Kararsız’ denen ve aslında bir karar verip ona bin yıl bağlı kalmanın ille de meziyet olmadığını bilen ruhu gezgin, ruhu zenginlerin. Hiçbir mekana bağlı tutamayacağın, saat gibi kuramayacağın, koşulsuz sadakati maaşla sağlayamayacağın parlak beyinlerin devri başlıyor. Korkmadıkça güzelleşiyoruz. Korkmadıkça birileri isyan edip, üretkenliği daha yüksek hale getirecek, iş hayatını, ilişkileri, hiyerarşileri ‘ütopik’ yerine daha ‘bizim gibi’ hale getirecek bir devrimin öncüleri oluyor.

streamer-2080466_960_720

Hem fotoğraf hem müzik hem tiyatroyla ilgilenen sanatçıların, hem yazıp hem de çizebilenlerin, hem onu hem de bunu yapabilenlerin ve bu ikilikten değil utanmak, gurur duyanların devri geliyor. Görev tanımlarına sıkışmış, gizliden gizliye ‘senin tek yapabileceğin bu iştir’e inandırılmış, kıstırıldıkça kıstırılmış ve ünvanlarla kast sistemine ayrılmış bir dönem kir gibi yakamızdan akıp gidiyor. Yerine gelen ise yaratıcı bir üretkenlik, samimi bir kolektif ruh. Artık hepimiz birbirimiz gibi olduğumuzu daha da iyi biliyoruz. Yaralarımız aynı, çekincelerimiz aynıyken birbirimizi hendeklerden atlatmanın, kendimizi ‘öyle’ gibi göstermek için türlü taklalar atmamızın gereksizliğini biliyoruz.

Hafif hafif bir devrim gerçekleşiyor. Ve eski olan her şeyi bir günde demode hale, eski ünvanları bir günde komik hale getirecek bir devrim bu. Çocuklarımızın ‘Anne siz her gün işe mi gidiyordunuz, aynı yere mi yani?’ diyeceğine eminim. Kendimize uygun ne varsa artık gerçekten o değerli, ve hatta pek yakında sadece bu geçerli olacak. Şimdi ilk kez şirketler insana uymanın derdinde, ve bu konuda mükemmel örnekler var. Her bilinçli lider ve şirket de aslında şu anda bu dönüşümün ‘kurbanı’ değil ‘öncüsü’ olmanın derdinde olmalı.  Hiç olmadığı kadar ‘insan odaklı’, rutin kadar dağınıklığı da sevmek ve bundan potansiyel damıtmak durumunda olan bir iş hayatı hoş geliyor. Hazır mıyız?

 

Not: Bir yandan bu konuyla ilgili büyük bir dosya hazırlıyorum. Yani bu durumu kabullenip bununla ilgili pek güzel aksiyonlar alan, devrime karşı durmak yerine kucaklayan, öncü olan şirketler ve liderlerle ilgili. Paylaşmak istediğiniz örnekler varsa [email protected] a beklerim. Pek yakında, devrimin öncülerinin ilham verici hikayeleriyle başka bir yazıda buluşmak üzere.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir