Hz. Nuh, gemide kalan son malzemeleri bir kapta topluyor, ortaya aşure çıkıyor.
Fakir Napoli fırıncıları, hamurun üzerine Allah ne verdiyse koyuyor, ortaya Pizza çıkıyor.
Aslında bu durum sadece yemeklerde yaşanmıyor.
Nerede bir başarı hikayesi varsa, altından akla gelmeyecek alakasız tecrübeler, sektörden bağımsız deneyimler, hatta işle ilgili olmayan uçuk hatıralar çıkıyor.
Başarmanın yolunun mutlaka başarısız olmaktan geçtiği, başarısız olmuyorsanız hiç denemediğiniz anlamına geldiğiyle ilgili en az 1000 makale okuduk mu? Okuduk.
Silikon vadisinde en az 7 başarısız girişimi olmayanı işe almıyorlar’ı da dinledik.
Konferanslarda çok etkilendiğimiz vizyoner düşünceleri asla günlük iş hayatına taşımamak gibi benzersiz bir alışkanlığımız var, huyumuz kurusun.
Hal böyleyken, deneyim insanı geliştirir, öldürmeyen her şey güçlendirirken, neden hala ısrarla İK tarafında büyük bir ‘TUTARLILIK’ beklentisi var?
Çok fazla iş görüşmesi anısı dinliyorum bu aralar. Kariyerine ara verenler istisnasız her görüşmede şunu duyuyor:
-Neden ara verdiniz?
Değişiklik yapanların hali daha vahim:
-Neden departman değiştirdiğiniz? Bu uzmanlaşmanızı engellemedi mi?
Şirket değiştirenler? Onları da atalım kazana.
-Şirketten neden ayrıldınız? Neden başka şirkete geçtiniz? Sadece 23 yıl olmuş oysa?
Değişimin ve deneyimin benzersiz yetenek ve yönetim becerilerine evrildiğinin tescillendiği bir dönemde, halen insanüstü bir tutarlılık peşindeyiz. Nedir deneyimlerle, cesaretle alıp veremediğimiz?
Memur ruhlarla özgün başarılara koşmak hayalinden kim ne zaman uyanıp da bu hikayeyi değiştirecek?
Ve bir çok merak ettiğim soru daha, ‘işveren markası ödülleri’ni toplayan şirketlerin çalışanlarına anket yapsak, kaçının çalışanları da bu şirketi bir işveren olarak ödüle layık görecek?
Şeffaflık, bu yılın ve gelecek dönemin en büyük trendi. Hiçbirimiz kendimizi kandırmayalım.
Şapkamızı önümüze koyup, insan doğasını anlamaktan uzak, vizyondan nasibini almamış geleneksel yöntemlerle insan avcılığı yaptığımız sürece yan yoldan hedefe ulaşmaya çalışacağız.
Bu bakış açısıyla aşure ve pizza değil, ancak peynir ekmek yeriz yıllarca. Şaşırtıcı değil, korkutucu değil, karın doyurur ama ruh doyurmaz.
Geleceğin insan yönetimi için, robotlardan önce insan doğasını anlamaya odaklanmamız belli ki daha doğru olacak. Çünkü henüz o üniteyi tamamlamadık.