İçeriğe geç
Anasayfa » İş Görüşmesi değil İş ‘Görme’si

İş Görüşmesi değil İş ‘Görme’si

Okuma Süresi: 2 dakika

Görüşmek terimini TDK şöyle tanımlıyor:

Bir iş, bir konu üzerinde karşılıklı görüş ileri sürmek, müzakere etmek.

Konu iş görüşmesi olunca da, içeriği tam olarak bu olmalı; Eşit olarak hem işverenin hem potansiyel çalışanın birbirini anladıkları ve gerçekten birbirilerine uygun olup olmadıklarını anlamak için sohbet ettikleri bir ortam.

Ama maalesef iş görüşmesi bizde genelde ‘iş görmesi’ olarak yapılıyor. Karşılıklı, birlikte, eşit dağılımda anlamlarını sırtında taşıyan Ş harfi ortadan şutlanıveriyor. İşverenin görücü, adayın gelinlik kız olduğu çekingen bir hamam sefası gibi gerçekleşiyor.

Kadınlara ‘bayan’ denmesi ile ilgili herkes ayağa kalkıyor da, asıl bir işveren kendisine ‘neden seni bu işe alalım?’ ‘senin becerilerin bu işe uygun mu?’ diye tek taraflı sorular yağdırdığında neden ayaklanmıyor kimse, çok benzer bir önyargılı dil değil mi?

En basitinden sırf bu sorunun diğer tarafını düşünelim:

Ben neden senin şirketine gireyim?

Bunun nihai yanıtı, ‘çünkü sana para vereceğim’ olabilir. Ancak ‘paraya ihityacım var – para vereceğim’ yüzeyselliğindeki ilişkiler uzun vadeli ve verimli olmuyor genelde. Bir firmayla bir kişinin evlenmeye karar vermesi için daha derin sebepler olmalı.

Değerleri örtüşmeli mesela. Sabah yataktan ortak tutkularla kalkmalılar. Sadece işe değil, hayata karşı. Benzer bakış açıları olmalı. Ortada şirketin verdiği para varsa, ona karşılık çalışanın verdiği zamanı, hayatının %70’i, enerjisi, beyni, tecrübesi, emeği var. Yani aslında parayla kesinlikle paha biçilemeyecek bir kıymet. Dolayısıyla konuya ‘show me the money’ eğrisinde bakarsak evet koçanlar patronun cebinde. Ama oraya gelen çalışan da kendinde değerlerini taşıyor ve ortada basit bir ticaret var; çalışan aslında, değerlerini kiralamaya çalışan bir mülk sahibi.

Aday fabrikasını değil de, kendi yeteneklerini, becerilerini ve zamanını kiralayacak.  Yeteneklerini kiralamaya gönüllü olan kiracıyı tanımaya hakkı var. Bakalım kirayı düzenli ödeyecek mi? Kiraladığını düzgün kullanacak, hakkını verecek mi? Yoksa sömürüp her yanını darmadağın edip öyle mi bırakacak? Bir değer katacak, güzelleştirecek mi?

İşte bu karşılıklı sahip olunan değerler ve dolayısıyla karşılıklı olması gereken soru – cevaplar, saygılı duruşlar meselesi genellikle hep gözden kaçıyor.  Bir şekilde çalışan orada zavallı iş arayan küçük çocuk, işveren güçlü ve otoriter baba gibi bir ortam yaratılıyor. Senaryonun aslı bu değil.

Heyecanlanan aday – aşırı özgüvenli mülakatçı.

Soru yağmuruna tutulan aday – durmadan soru soran mülakatçı.

Sınırları zorlanan aday – üstüne giden mülakatçı.

‘Siz’ diye hitap eden aday – ‘Sen’ diye hitap eden mülakatçı.

Bu durumların hepsinde mülakatçı sözsüz olarak ‘Ben senden güçlüyüm’ diyor.  Ben OK’im sen OK’sin felsefesi şirket kültüründen önce ilk adımda mülakat masasına gelmeli. 

Aynı sebepten, mülakatçının sorduğu soruların aynısını kendisine de sormak son derece doğal bir hak ve hatta, şu ‘değerlerimiz uyuşuyor mu’ meselesi için de büyük bir gereklilik.

Neden sizin firmada işe gireyim?

Sizin kaynaklarınız benim yapmak istediklerim için yeterli mi?

Bana geçmiş tecrübelerinizden ve işin mevcut durumundan bahseder misiniz?

Bana bu şirketin en büyük başarı hikayesini söyler misiniz?

Bir tane de şirketin yaşadığı krizi ve ne şekilde çözüldüğünü söyler misiniz?

Şirketin güçlü yanları nelerdir? Zayıf yanları nelerdir?

Mülakat yapan kadar adayın da bunların cevaplarını bilmeye kesinlikle hakkı var. Tüm bunlar ne için? SÜRDÜRÜLEBİLİR bir bağ kurmak için. Şirketin bütün sistemini öğrettiğin insanın birkaç ay sonra uyuşmadığınızı anlayıp bunalıp basıp gitmemesi için. Turnover maliyetini düşürmek için. İşi iş diye yapmak yerine hakikaten sahiplenen biriyle, tutkulu ve enerjik biriyle çalıştığına, onu doğru işe aldığına emin olmak için.

 

 

Şimdi siz, hiç kimsenin etkisi altında kalmadan, kendi özgür iradenizle, iyi günde kötü günde bu şirkette çalışmayı kabul ediyor musunuz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir